Geçtiğimiz yılda, yapay zekânın günlük iş operasyonlarına entegre edilmesinden siber güvenlik önlemlerinin güçlendirilmesine kadar, teknolojinin verimlilik, esneklik ve dayanıklılığı ön plandaydı. 2023 yılında GenAI, siber güvenlik, veri ve çoklu bulut gibi terimler günlük konuşmalarımıza sıklıkla yer tutarak daha da dinamik bir 2024 için zemin hazırladı. Dell Technologies Orta Doğu Avrupa, Orta Doğu, Türkiye, Afrika (CEEMETA) Kıdemli Başkan Yardımcısı Mohammed Amin, yeni bir yıla girerken kuruluşların çalışma, iş birliği yapma ve müşterilerine değer sunma biçimlerini değiştirmeyi vaat eden en önemli beş teknoloji trendini açıkladı:
1. GenAI teorik bir kavramdan somut ve kolay erişilebilir bir gerçekliğe dönüşecek
Geçtiğimiz 18 ay içinde GenAI, dünyamızı yeniden şekillendirecek yenilikçi fikirleri ateşlemiş olsa da büyük ölçekli GenAI girişimlerinin fiilî uygulaması sınırlı kaldı.
2024 yılında GenAI kurumsal projelerinin ilk dalgasının olgunlaşması ve teknolojinin daha önce tam olarak anlaşılmamış kritik yönlerinin ortaya çıkması bekleniyor. İleride GenAI sonuçları daha erişilebilir hâle gelecek, çeşitli kuruluşlar ve sektörler arasında daha fazla benimsenecek ve ölçeklenebilir olacak. Karar vericiler, geniş çaplı deneylerden gerçek dönüştürücü potansiyele sahip GenAI projelerini içeren daha odaklı bir stratejiye geçecekler. McKinsey, GenAI’nin küresel ekonomiye yılda 2,6 ila 4,4 trilyon dolar arasında katkıda bulunma potansiyeline sahip olduğunu tahmin ediyor. Kuantum bilişim, GenAI’nin olağanüstü yoğun bilgi işlem taleplerini karşılamada da önemli bir rol oynayacak ve yapay zekâ görevlerinin kuantum işlem birimleri de dâhil olmak üzere çeşitli bilgi işlem mimarilerine dağıtıldığı yeni bir çağın başlamasına yardımcı olacak.
2. Sıfır Güven ilk sıraya yerleşecek
Yapay zekâ daha erişilebilir hâle geldikçe ve veri işleme uç noktalara kaydıkça, genişleyen tehdit yüzeyi her büyüklükteki işletme için gerçek bir Sıfır Güven mimarisine olan ihtiyacı artıracak. Önümüzdeki yıl Sıfır Güven, moda sözcük olmaktan çıkarak standartları olan gerçek bir teknolojiye dönüşecek. Kuruluşlar, Sıfır Güven felsefesini kurum kültürlerine yerleştirecek ve operasyonları genelinde sağlam bir siber dayanıklılık duruşunu sürdürmek için yoğun çaba sarf edecekler. Bölge genelinde Sıfır Güven, tanımlanmış parametrelere ve sertifikalara sahip olacak şekilde olgunlaşacak ve kuruluşların yöneldiği bir norm hâline gelecek.
3. Uç bilişim stratejik bir iş ortağı olacak
Uç bilişim hızla büyümeye devam ederek artık teknolojik bir unsur olmaktan çıkıp daha hızlı işlem süreleri, daha düşük gecikme süresi ve gelişmiş verimlilik sağlayan stratejik bir müttefik olacak. Kuruluşlar verilerden değer elde ettikçe ve yeni dönüştürücü fırsatların kapılarını araladıkça uç bilişim, birçok sektörde yeni kullanım senaryoları ve yeteneklerin oluşturulmasında çok önemli bir rol üstlenecek. Örneğin, uç bilişimin benzersiz gelişimi 6G teknolojisinin habercisi olacak. 2030’a kadar yaygınlaşması beklenen Edge ve 6G arasındaki sinerji, geleceğin teknolojilerinin zorlu gereksinimlerini destekleyecek.
4. Bilgisayarlar daha sezgisel olacak
Bilgisayarlar gelişmeye, daha sofistike ve güçlü hâle gelmeye devam edecek. Yapay zekâ, insanlar ve bilgisayarlar arasında iki yönlü bir deneyim için metin tabanlı olmayan istemler gibi birçok özelliği hayata geçirecek. Kullanıcıların sesler, jestler ve görsel komutlarla birlikte yaratmalarına olanak tanıyarak ilgi çekici ve iş birliğine dayalı bir deneyim sunacak ve dijital asistanların vaatlerini yerine getirecek. Geleceğin bilgisayarları, çok daha zengin bir deneyim için ruh hâlimizi, yüz ifadelerimizi, ses tonumuzu ve hatta yazı yazma şeklimizi yorumlamak üzere gelişmiş ses tanıma, doğal dil işleme ve akıllı otomasyon gibi yapay zekâ odaklı özelliklerle donatılacak.
5. Gelecekteki yenilikler amaç odaklı ve sürdürülebilir olacak
Teknolojideki yeni gelişmelere net bir amaç duygusu rehberlik edecek. Gelecekteki yenilikler sürdürülebilirliğe öncelik verecek, çevresel, sosyal ve ekonomik etkiyi ön planda tutacak. Kuruluşlar bir yandan operasyonel verimliliği optimize ederken emisyonları en aza indirmek, çevresel atıkları ve karbon ayak izini azaltmak için Ar-Ge, ürün tasarımı ve tüm ürün yaşam döngüsünü kapsayan iş süreçlerinin her yönünü titizlikle inceleyecekler. CEEMETA bölgesinde bu eğilimi hâlihazırda görüyoruz. Gelecekteki inovasyonlar ileri teknolojiyi sürdürülebilir, amaca yönelik çözümlerle birleştirerek yaşama, çalışma ve birbirimizle etkileşim kurma şeklimizi yeniden şekillendirecek.
Özetle, 2024 yılı, benzersiz fırsatları, teknolojik mükemmelliği ve büyümeyi tetikleme potansiyeline sahip. Bu dijital dönüşümleri benimsemek bize modern, sürdürülebilir bir iş ortamının gelişimini etkileme ve teşvik etme fırsatı sunuyor. Sadece uyum sağlamakla kalmayalım; hikâyeyi şekillendirelim, hızını belirleyelim ve yarının dijital dünyasında başarılı olmak için birbirimizi desteklediğimiz bir gelecek oluşturalım. Bu dönüşümsel yolculuk çoktan başladı ve şimdi vizyoner liderlik zamanı.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
Bir yanıt bırakın