Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi’nin düzenlediği “Toplum ve Afet Risk Yönetimi” temalı seminerlerin altıncısında “Tarihi Değiştiren Afetler” konusu ele alındı.
Tarihçi ve Yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı, aynı şiddette iki ayrı ülkede gerçekleşen depremlerin farklı hasar ve kayıplara yol açabildiğine dikkat çekerek, “Deprem sosyal bir olaydır. Hasar ve yaşanan kayıplar sosyal organizasyona, kültürel alışkanlıklara ve cezaların yetersiz kalmasına bağlanabilir. Japonya’da her yıl şiddetli deprem yaşanıyor. Bu kadar kayıp olmuyor. Bunun üzerinde durmak lazım” dedi.
Sabancı Üniversitesi’nin “Toplum ve Afet Risk Yönetimi” temasıyla gerçekleştirdiği seminerlerin altıncısı “Tarihi Değiştiren Afetler” konusu ile devam etti.
9 Mayıs 2023, Salı günü gerçekleşen seminerin konukları, Sabancı Üniversitesi Kurumsallaşma ve Toplumsal Katkı Süreçlerinden Sorumlu Rektör Yardımcısı ve İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. Fuat Keyman ile Tarihçi ve Yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı oldu.
Prof. Dr. Fuat Keyman moderasyonunda gerçekleşen seminerde, tarihi değiştiren afetlerden günümüze uzanan depremlerin yarattığı ağır tahribatlar ve deprem sonrası toparlanma süreçlerine ilişkin konular ele alındı. Prof. Dr. Fuat Keyman, “Toplum ve Afet Risk Yönetimi seminerlerimizde afetlere karşı nasıl önlem alınmalı, nasıl yaklaşımlar geliştirilmeli, İstanbul başta olmak üzere tüm Türkiye’yi depreme nasıl dayanıklı hale getirebiliriz gibi konuları ele aldık. 6 Şubat’ta yaşadığımız deprem ilk değildi, depremler hep vardı. Bu seminerimizde de deprem-tarih ilişkisini konuşmak istedik” dedi
Tarihçi ve Yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı, dünyada belirli fay hatları ve deprem kuşaklarının olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Bunlardan en önemlisi Alpler’den başlayan Trakya, İstanbul’u geçen buradan Karadeniz’in güneyine Erzincan, Erzurum’u geçerek İran’a kayan bir fay hattı. 1971’de Viyana’daydım. Pazar sabahı birileri yatağımı sarsıyor derken bir baktım deprem oluyor. 6.9 şiddetinde deprem olmuş, hiçbir binaya bir şey olmadı. Aynı fay hattındaki oynamalar İran’da da oldu binlerce ölü vardı. Bu da gösteriyor ki deprem sosyal bir olaydır. Hasar ve yaşanan kayıplar buna bağlı. Antakya’da sadece birkaç bina ayakta kaldı. Ayakta kalanların olması aslında yıkılanların sorunlu olduğunu gösteriyor. Bütün binalar gitti. Türkiye’de 7.9’u geçen deprem çok yok. Buna rağmen bu kadar tahribatın olması, sosyal organizasyona, kültürel alışkanlıklara ve cezaların yetersiz kalmasına bağlanabilir. Başka izahı yok. Japonya’da her yıl şiddetli deprem yaşanıyor. Bu kadar kayıp olmuyor. Bunun üzerinde durmak lazım. Oysa Türkler inşaatı çok iyi biliyor ama denetimler ve cezalar yetersiz kalıyor.”
İstanbul’da da tarih boyunca ağır depremler yaşandığını hatırlatan Prof. Dr. İlber Ortaylı, “1766 depreminde binlerce kişi öldü. Diğer yıkıcı deprem çok kısa süre sonra 1794’de geldi. Bu depremlerin biri tsunami ile gelmiş. Dalgalar limanı yutmuş. Yenikapı’da daha çok kısa süre önce liman ve gemiler ortaya çıktı. Tarihte de işini iyi yapmayan inşaatçılar vardı. Antakya da tarihte şiddetli depremler geçirip sonra yeniden kurulmuş bir şehir. Tarih boyunca da bu şehir her afet sonrası kötü bir yerde aceleyle kurulmuş” dedi.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
Bir yanıt bırakın